Nilüfer ÖZTÜRK SILAY
Köşe Yazarı
Nilüfer ÖZTÜRK SILAY
 

KADINA ŞİDDET CEZASIZ KALMADI

  Nilüfer Öztürk Silay yazdı… 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü öncesinde dikkat çekici bir yargı kararı çıktı. Bu ilçede üç dönem belediye başkanlığı yapmış olan Hüseyin Vefa Ülgür, ilçenin mevcut belediye başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel’e yönelik hakaret ve fiziksel suçundan dolayı 1 yıl 8 ay hapis cezası aldı. Kim ne derse desin bugün gecikmiş olsada Kadına şiddet cezasız kalmadı. Öyle yada böyle paşa paşa gidip o cezaevinde yatacak. Aslında bir gerçeğin altını çizmek istiyorum. Bugün verilen karar siyasetin içindeki erkek şiddeti kültürüne, dokunulmazlık zannedilen şahsın adamlık rollerine ve yıllardır “kusura bakmayın, üstü kapansın gitsin” yöntemiyle idare edilen kirli siyasete verilen Tokat gibi cevaptır. Unutanlar için hatırlatma yapmak isterim. Yıl 2013 yani yerel seçimleri kaybetmeden yaklaşık bir yıl önce. Hüseyin Vefa Ülgür kardeşiyle birlikte çalıştırdığı soğuk hava depolarını denetlemeye gelen vergi memurunu darp ediyor. O dönemde açılan davada 'memura direnme’ suçundan 6 ay hapis cezasına çarptırılan Hüseyin Vefa Ülgür bununla da kalmıyor. Yıl 2014 Hüseyin Vefa Ülgür seçimi kaybediyor Belediyeyi AKP’ye teslim ediyor. Öfkesini kontrol edemeyen Hüseyin Vefa Ülgür, parti ilçe sekreterini ‘AK Parti'ye bilgi sızdırıyor' gerekçesiyle partinin merdivenlerinden aşağıya atıyor. Bu ilçede o arkadaşımızı bizzat haber yapan tek gazeteci olarak söylüyorum ki, uyguladığı şiddetle boğulacaksın… BU KEZ KADIN BELEDİYE BAŞKANINI HEDEF ALDI 2020 yılında “üyelikle bağdaşmayan tutum” gerekçesiyle partiden ihraç edilen eski Belediye Başkanı Hüseyin Vefa Ülgür’ün, kadın belediye başkanına yönelik hakaret ve fiziki saldırıdan aldığı hapis cezası, aslında o ihraç kararının ne kadar yerinde olduğunu tescillemiş durumda. Bir dönem koca bir kenti yöneten, makamın ağırlığını taşıyan birinin, 29 Ekim 2019 gecesi Cumhuriyet Bayramı kutlamasında sergilediği taşra kabadayılığının bugün hukuken karşılık bulması, siyasette erkek şiddetinin ne kadar köklü olduğunun da göstergesi aslında. Üstelik o gece yaşananlar “sinir anı” falan değildi; mahkemenin tespitlerine göre ortada kamera kayıtları, tanıklar ve alenen gerçekleşmiş bir eylem var. Hakaret, tehdit ve fiziki müdahale… Bir erkek siyasetçinin gücünü, nüfuzunu ve yerel iktidar çevresini arkasına alarak kadın belediye başkanına yönelttiği bir şiddet gösterisi. Bu ülkede kadınlar siyasette görünür oldukça, erkeklerin “alışılmadık” bulduğu rahatsızlık başlıyor. Bazıları hâlâ kadınların makamda olmasını kabullenemiyor; kadınlar görev başındayken de siyaset sahnesindeyken de şiddet görüyor. ŞİDDETİN BAHANESİ YOKTUR Kararın çıkmış olması sevindirici, elbette. Ama yeterli mi? Hayır. Çünkü gerçek şu: Biz her cezaya sevindiğimizde şiddet çoktan başka bir kapının eşiğinde bekliyor. Şiddet, eğitim tanımıyor, unvan tanımıyor, makam tanımıyor. Bir avukat, bir belediye başkanı, bir anne, bir öğrenci… Her kadın risk altında. Ve daha acısı: Şiddet uygulayan biri, 15 yıl belediye başkanlığı yapmış, herkesçe bilinen geçmişine rağmen yeniden aday olabiliyor ve alkışlanabiliyor. Çünkü bu toplumda hâlâ bazıları için bir kadına vurmak problem değil. Problem, o kadının başarılı olması. Problem, o kadının yönetmesi. Problem, o kadının seçilmesi. Problem, o koltuğu bir erkeğin değil de bir kadının doldurması. Asıl mesele budur. Bir kadının başarısının hazmedilememesidir. Bir kentin, bir partinin “sanki tapulu malıymış” gibi görülmesidir. Kendini merkeze koyan, koltuğu kendi hakkı sanan zihniyetin kadınlara yönelik şiddeti bir “tepki biçimi” olarak meşrulaştırmasıdır. Şunu yüksek sesle söylemek zorundayız: Bir kadına atılan tokadı toplum görmezden geldiği sürece şiddet bitmez. Şiddet faili seçilmez, sayılmaz, alkışlanmaz. Şiddete “ama, fakat” olmaz. Ben de şunu soruyorum: Filiz Ceritoğlu Sengel o akşam o meydana bir kadın değil de bir erkek belediye başkanı olarak gitseydi bu yaşanır mıydı? Cevabı hepimiz biliyoruz. Yani kadının başarısını hazmedememektir sorun. Sorun bir kenti, bir partiyi kendine ait sanmaktır. Şiddete maruz kalan açısından hak ihlali, uygulayan açısından da psikolojik bir sorundur. KİM OLURSANIZ OLUN! BİR KADINA DEĞİL, BİR İNSANA BİR HAYVANA, BİR BİTKİYE YANİ BİR CANLIYA ŞİDDET UYGULAYAMAZSINIZ…
Ekleme Tarihi: 21 Kasım 2025 -Cuma
Nilüfer ÖZTÜRK SILAY

KADINA ŞİDDET CEZASIZ KALMADI

 
Nilüfer Öztürk Silay yazdı…
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü öncesinde dikkat çekici bir yargı kararı çıktı. Bu ilçede üç dönem belediye başkanlığı yapmış olan Hüseyin Vefa Ülgür, ilçenin mevcut belediye başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel’e yönelik hakaret ve fiziksel suçundan dolayı 1 yıl 8 ay hapis cezası aldı.
Kim ne derse desin bugün gecikmiş olsada Kadına şiddet cezasız kalmadı. Öyle yada böyle paşa paşa gidip o cezaevinde yatacak. Aslında bir gerçeğin altını çizmek istiyorum. Bugün verilen karar siyasetin içindeki erkek şiddeti kültürüne, dokunulmazlık zannedilen şahsın adamlık rollerine ve yıllardır “kusura bakmayın, üstü kapansın gitsin” yöntemiyle idare edilen kirli siyasete verilen Tokat gibi cevaptır.
Unutanlar için hatırlatma yapmak isterim. Yıl 2013 yani yerel seçimleri kaybetmeden yaklaşık bir yıl önce.
Hüseyin Vefa Ülgür kardeşiyle birlikte çalıştırdığı soğuk hava depolarını denetlemeye gelen vergi memurunu darp ediyor. O dönemde açılan davada 'memura direnme’ suçundan 6 ay hapis cezasına çarptırılan Hüseyin Vefa Ülgür bununla da kalmıyor.
Yıl 2014 Hüseyin Vefa Ülgür seçimi kaybediyor Belediyeyi AKP’ye teslim ediyor. Öfkesini kontrol edemeyen Hüseyin Vefa Ülgür, parti ilçe sekreterini ‘AK Parti'ye bilgi sızdırıyor' gerekçesiyle partinin merdivenlerinden aşağıya atıyor. Bu ilçede o arkadaşımızı bizzat haber yapan tek gazeteci olarak söylüyorum ki, uyguladığı şiddetle boğulacaksın…
BU KEZ KADIN BELEDİYE BAŞKANINI HEDEF ALDI
2020 yılında “üyelikle bağdaşmayan tutum” gerekçesiyle partiden ihraç edilen eski Belediye Başkanı Hüseyin Vefa Ülgür’ün, kadın belediye başkanına yönelik hakaret ve fiziki saldırıdan aldığı hapis cezası, aslında o ihraç kararının ne kadar yerinde olduğunu tescillemiş durumda. Bir dönem koca bir kenti yöneten, makamın ağırlığını taşıyan birinin, 29 Ekim 2019 gecesi Cumhuriyet Bayramı kutlamasında sergilediği taşra kabadayılığının bugün hukuken karşılık bulması, siyasette erkek şiddetinin ne kadar köklü olduğunun da göstergesi aslında.
Üstelik o gece yaşananlar “sinir anı” falan değildi; mahkemenin tespitlerine göre ortada kamera kayıtları, tanıklar ve alenen gerçekleşmiş bir eylem var. Hakaret, tehdit ve fiziki müdahale… Bir erkek siyasetçinin gücünü, nüfuzunu ve yerel iktidar çevresini arkasına alarak kadın belediye başkanına yönelttiği bir şiddet gösterisi.
Bu ülkede kadınlar siyasette görünür oldukça, erkeklerin “alışılmadık” bulduğu rahatsızlık başlıyor.
Bazıları hâlâ kadınların makamda olmasını kabullenemiyor; kadınlar görev başındayken de siyaset sahnesindeyken de şiddet görüyor.
ŞİDDETİN BAHANESİ YOKTUR
Kararın çıkmış olması sevindirici, elbette.
Ama yeterli mi? Hayır.
Çünkü gerçek şu: Biz her cezaya sevindiğimizde şiddet çoktan başka bir kapının eşiğinde bekliyor.
Şiddet, eğitim tanımıyor, unvan tanımıyor, makam tanımıyor.
Bir avukat, bir belediye başkanı, bir anne, bir öğrenci…
Her kadın risk altında.
Ve daha acısı:
Şiddet uygulayan biri, 15 yıl belediye başkanlığı yapmış, herkesçe bilinen geçmişine rağmen yeniden aday olabiliyor ve alkışlanabiliyor.
Çünkü bu toplumda hâlâ bazıları için bir kadına vurmak problem değil.
Problem, o kadının başarılı olması.
Problem, o kadının yönetmesi.
Problem, o kadının seçilmesi.
Problem, o koltuğu bir erkeğin değil de bir kadının doldurması.
Asıl mesele budur.
Bir kadının başarısının hazmedilememesidir.
Bir kentin, bir partinin “sanki tapulu malıymış” gibi görülmesidir.
Kendini merkeze koyan, koltuğu kendi hakkı sanan zihniyetin kadınlara yönelik şiddeti bir “tepki biçimi” olarak meşrulaştırmasıdır.
Şunu yüksek sesle söylemek zorundayız:
Bir kadına atılan tokadı toplum görmezden geldiği sürece şiddet bitmez.
Şiddet faili seçilmez, sayılmaz, alkışlanmaz.
Şiddete “ama, fakat” olmaz.
Ben de şunu soruyorum:
Filiz Ceritoğlu Sengel o akşam o meydana bir kadın değil de bir erkek belediye başkanı olarak gitseydi bu yaşanır mıydı?
Cevabı hepimiz biliyoruz.
Yani kadının başarısını hazmedememektir sorun.
Sorun bir kenti, bir partiyi kendine ait sanmaktır.
Şiddete maruz kalan açısından hak ihlali, uygulayan açısından da psikolojik bir sorundur.
KİM OLURSANIZ OLUN!
BİR KADINA DEĞİL, BİR İNSANA BİR HAYVANA, BİR BİTKİYE YANİ BİR CANLIYA ŞİDDET UYGULAYAMAZSINIZ…
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve artemishaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
mekan bizim almanya chat sohbet cinsel sohbet sohbet mobil sohbet türk sohbet sohbet dini chat
marsbahis marsbahis giriş marsbahis güncel giriş