Hüseyin TAŞYAKAN
Köşe Yazarı
Hüseyin TAŞYAKAN
 

ARSIZA SÖZ PİŞKİNE YÜZ DAYANMAZ

‘Pandoranın kutusu’ başlıklı yazımda da bahsettiğim üzere, ülkemiz medyasında öyle bir güruh var ki değerli okuyucular, yandaşlık ifadesiyle anlatılamayacak düzeyde güç sahiplerine destek veren yayımlarında işi yalakalık noktasına getirip, fayda sağlayacaklarını düşündükleri bu yolla aslında iktidar sahiplerine nasıl zarar verdiklerini ne kendileri, ne de dalkavukların abartılı övgüleriyle ayakları yerden kesilen o iktidar sahipleri farkında olamamıştır.  Muktedirlere yaranmak uğruna gazetecilik kisvesi altında yalan, iftira, hakaret ve altını çizerek söylüyorum hayâsızlığın tavan yaptığı yayımlarıyla  bu güruh, Ergenekon, Balyoz vs. kumpasları döneminde olduğu gibi bugün de aynı alçaklık ve ahlaksızlıkla, bile isteye muhalif kesime saldırmaya devam ediyor. Üstelik bunu amiyane tabiriyle söylemem gerekirse, sayfalarında ve ekranlarında salyalar dökerek yapıyorlar. Dün Fethullahçı terör örgütünün kumpaslarına arka çıkarak ve  iktidarın gözünü kör eden dalkavukluklarıyla ülkeyi uçuruma kadar sürükleyen bu güruh, bugün yine her alanda kötüye giden gidişatı saklamak üzere iktidarı yağlayıp cilalamaktan ve aynı ölçüde muhalif kanada saldırmaktan imtina etmiyor. Bu güruhun Kuddusi Okkır için Ergenekon’un kasası manşeti attığını, oysa kumpaslarla sapasağlam atıldığı cezaevinden cansız olarak çıkabildiğinde, cenazesinin ancak belediye tarafından kaldırılabildiğini mutlaka hatırlayanınız vardır değerli okuyucular.  Utanmazca, gazeteci sıfatıyla ortada dolanan bu medya çetesinin Sadece Okkır ile sınırlı kalmayan iftiralarında, daha nice vatansever, aydın insanlarımızın onuruyla oynayıp, aileleriyle birlikte  hayatlarını zindana çevirdiklerine şahit olduğunuz muhakkaktır.  Bu hayâsız güruhtan bir tanesinin mesela (bugün burada adını kullanmayı bile zul sayıyorum) ardı sıra tekrarladığı iftiralar sonucu, cezaevine kapatılmayı onuruna yediremeyip ardında ailesine hitab ederek, “Başınızı öne eğdirecek hiç bir şey yapmadım. Başınızı dimdik tutun. Ama ben bu hukuksuzlukla yaşayamam…” ifadeleriyle başlayan bir mektup bırakarak intihar eden Yarbay Ali Tatar’ı da unutmamış olacağınızı düşünüyorum değerli okuyucular.  Hatta Yarbay Ali Tatar’ın intiharının ardından adını bile zikretmek istemediğim kumpasların medyadaki tetikçileriden o şahsın, yandaş gazetelerden birindeki köşesinden “hesap vermeden nereye gidiyorsun?” başlığı altında yine salyalar dökerek saldırdığını da hatırlıyor olabilirsiniz.  İşte bu güruhun dünkü alışkanlıklarından, daha doğrusu haysiyetsizliklerinden vazgeçmeyerek, bugün de aynı tarzda kin, nefret ve saldırganlıklarıyla gazetecilik(!) yaptıklarına şahit oluyoruz. En son bu rezil güruhtan akİT isimli bir paçavranın, bize Ergenekon kumpasları günlerini hatırlatan operasyonlar kapsamında tutuklanan Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık için attığı manşet itibariyle bunlara ne söylesem, başlıkta da ifade ettiğim üzere beyhude olur diye düşünüyorum. Dolayısıyla bu konuda son sözü, kullandığı ifadeler itibariyle lafı gediğine oturttuğunu düşündüğüm İP Milletvekili sevgili Sera Kadıgil’e bırakmayı uygun görüyorum. “Bu manşeti (Çalık turp gibi), hiç unutmayacağım. Yazdıkları iğrençliklerin altına imza atmaktan bile aciz bu haysiyetsizlik, bir ayda 21 kg kaybeden, 2 kez kanser atlatan ve kendi yaptıkları, kendi bakanlıklarına bağlı şehir hastanesi raporunun ‘KANSERİ NÜKSEDİYOR’ diye bas bas bağırdığı bir insan hakkında bu manşeti atabiliyor…  Hiçbir ilkesi, en küçük bir ahlaki ya da etik kuralı olmayan, insanlık dışı bir güruhla karşı karşıya olduğumuz gerçeğini kimsenin unutma lüksü yok. Zira asla unutturmuyorlar.
Ekleme Tarihi: 24 Temmuz 2025 -Perşembe
Hüseyin TAŞYAKAN

ARSIZA SÖZ PİŞKİNE YÜZ DAYANMAZ

‘Pandoranın kutusu’ başlıklı yazımda da bahsettiğim üzere, ülkemiz medyasında öyle bir güruh var ki değerli okuyucular, yandaşlık ifadesiyle anlatılamayacak düzeyde güç sahiplerine destek veren yayımlarında işi yalakalık noktasına getirip, fayda sağlayacaklarını düşündükleri bu yolla aslında iktidar sahiplerine nasıl zarar verdiklerini ne kendileri, ne de dalkavukların abartılı övgüleriyle ayakları yerden kesilen o iktidar sahipleri farkında olamamıştır. 

Muktedirlere yaranmak uğruna gazetecilik kisvesi altında yalan, iftira, hakaret ve altını çizerek söylüyorum hayâsızlığın tavan yaptığı yayımlarıyla  bu güruh, Ergenekon, Balyoz vs. kumpasları döneminde olduğu gibi bugün de aynı alçaklık ve ahlaksızlıkla, bile isteye muhalif kesime saldırmaya devam ediyor. Üstelik bunu amiyane tabiriyle söylemem gerekirse, sayfalarında ve ekranlarında salyalar dökerek yapıyorlar.


Dün Fethullahçı terör örgütünün kumpaslarına arka çıkarak ve  iktidarın gözünü kör eden dalkavukluklarıyla ülkeyi uçuruma kadar sürükleyen bu güruh, bugün yine her alanda kötüye giden gidişatı saklamak üzere iktidarı yağlayıp cilalamaktan ve aynı ölçüde muhalif kanada saldırmaktan imtina etmiyor.


Bu güruhun Kuddusi Okkır için Ergenekon’un kasası manşeti attığını, oysa kumpaslarla sapasağlam atıldığı cezaevinden cansız olarak çıkabildiğinde, cenazesinin ancak belediye tarafından kaldırılabildiğini mutlaka hatırlayanınız vardır değerli okuyucular. 


Utanmazca, gazeteci sıfatıyla ortada dolanan bu medya çetesinin Sadece Okkır ile sınırlı kalmayan iftiralarında, daha nice vatansever, aydın insanlarımızın onuruyla oynayıp, aileleriyle birlikte  hayatlarını zindana çevirdiklerine şahit olduğunuz muhakkaktır. 


Bu hayâsız güruhtan bir tanesinin mesela (bugün burada adını kullanmayı bile zul sayıyorum) ardı sıra tekrarladığı iftiralar sonucu, cezaevine kapatılmayı onuruna yediremeyip ardında ailesine hitab ederek, “Başınızı öne eğdirecek hiç bir şey yapmadım. Başınızı dimdik tutun. Ama ben bu hukuksuzlukla yaşayamam…” ifadeleriyle başlayan bir mektup bırakarak intihar eden Yarbay Ali Tatar’ı da unutmamış olacağınızı düşünüyorum değerli okuyucular. 


Hatta Yarbay Ali Tatar’ın intiharının ardından adını bile zikretmek istemediğim kumpasların medyadaki tetikçileriden o şahsın, yandaş gazetelerden birindeki köşesinden “hesap vermeden nereye gidiyorsun?” başlığı altında yine salyalar dökerek saldırdığını da hatırlıyor olabilirsiniz. 


İşte bu güruhun dünkü alışkanlıklarından, daha doğrusu haysiyetsizliklerinden vazgeçmeyerek, bugün de aynı tarzda kin, nefret ve saldırganlıklarıyla gazetecilik(!) yaptıklarına şahit oluyoruz.

En son bu rezil güruhtan akİT isimli bir paçavranın, bize Ergenekon kumpasları günlerini hatırlatan operasyonlar kapsamında tutuklanan Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık için attığı manşet itibariyle bunlara ne söylesem, başlıkta da ifade ettiğim üzere beyhude olur diye düşünüyorum.


Dolayısıyla bu konuda son sözü, kullandığı ifadeler itibariyle lafı gediğine oturttuğunu düşündüğüm İP Milletvekili sevgili Sera Kadıgil’e bırakmayı uygun görüyorum.

“Bu manşeti (Çalık turp gibi), hiç unutmayacağım.


Yazdıkları iğrençliklerin altına imza atmaktan bile aciz bu haysiyetsizlik, bir ayda 21 kg kaybeden, 2 kez kanser atlatan ve kendi yaptıkları, kendi bakanlıklarına bağlı şehir hastanesi raporunun ‘KANSERİ NÜKSEDİYOR’ diye bas bas bağırdığı bir insan hakkında bu manşeti atabiliyor… 


Hiçbir ilkesi, en küçük bir ahlaki ya da etik kuralı olmayan, insanlık dışı bir güruhla karşı karşıya olduğumuz gerçeğini kimsenin unutma lüksü yok.
Zira asla unutturmuyorlar.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve artemishaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
su kaçağı tespiti kuşadası escort çorlu escort izmir escort çerkezköy escort çeşme escort kayseri escort konya escort gaziantep escort fethiye escort bodrum escort bets10 giriş