sogbet islami sohbetler omegle tv türk sohbet cinsel sohbet dini chat ankara güneş enerjisi
Hüseyin TAŞYAKAN
Köşe Yazarı
Hüseyin TAŞYAKAN
 

MİZANTROPİ

     Bu yazıya karar verdiğim sırada başlığı ‘pusu’ olarak tasarlamıştım değerli okuyucular. Dolayısıyla içerik olarak başka bir mevzudan bahsedecektim.  Kısadan özetlemem gerekirse; çocuk yaşta evliliği meşrulaştıran açıklamalarıyla bilinen ve toplumda da yoğun tepki çekmiş Nurettin Yıldız isimli  meczubun Boğaziçi Üniversitesi Yönetimi tarafından bir panele konuşmacı olarak davet edilmesiyle birlikte, üniversitedeki öğrencilerin buna çok büyük tepki koyarak protesto eylemlerinde bulunmalarının akabinde onlarca öğrencinin gözaltına alınıp bir kısmının da tutuklanması üzerine bir yazı olacaktı. Daha doğrusu bahis konusu şahsın bu üniversitede konuşma yapacak olmasını öğrencilerin asla kabullenemeyeceğini bile bile davet ederek, üniversite yönetiminin sonuçları itibariyle kendi öğrencilerine, bile isteye zarar verme çabasıyla bir pusu kurduğuna dair olacaktı. Ancak her gün bu ülkede tanık olduklarımız itibariyle, öğrencilerini tuzağa düşürecek karda şuursuz üniversite yönetiminden çok daha büyük bir sorunumuz var ki, o da özellikle yandaş medyanın ahlaktan yoksun satılmış kalemlerinin toplumu ayrıştırmak üzere nefret duygusunu körükleme çabalarıdır. Bunları yeni tanımıyoruz değerli okuyucular.  Kaleminden salya salya nefret akıtan, bu CIA menşeli Fethulahçı terör örgütünün ülkemiz üzerinde kurduğu kumpaslar döneminden çok iyi hatırlayacağınızdan eminim. Kurulan kumpaslar mahiyetinde en aşağılık iftiralarla hapiste tutulmayı onuruna yediremeyip intihar eden Ali Tatar’ın ardından “Mermiye kafa attı” “Hesap vermeden nereye gidiyorsun?” gibi alçakça ifadeleri kullanan da, bunlardan biriydi mesela. Aynı dönemde tanık olduğumuz, gazetelerinde orduyu hedef alarak “Fatih Cami’sini bombalayacaklardı” manşetini atanlar da bunlardı. İşte daha o günlerden bugünlere kadar medyanın bu zehirli, bu nefret kusan kalemleri istikrarlı bir şekilde kendilerinden olmayan, onlarla aynı düşünceyi taşımayanlara karşı kin kusmaya devam ediyor.  Bu minvalde zaten her gün örgütlü bir kötülüğe şahit olduğunuz bir ortamda, tansiyonlarınızı zıplatmamak adına ayrı ayrı buraya örnekler koymamayı düşünüyorum. Ancak son günler itibariyle tanık olduğumuz ve başlıkta da kullandığım hastalığın ürünü iki mevzuya değinmeden de bitirmek istemiyorum değerli okuyucular.  Başlıktaki hastalığın görüldüğü bireyler için bir tedavi süreci olduğunu tahmin ediyorum. Dolayısıyla o bireylerin bu hastalığı tam olarak tedavi edilmeden iletişim yoluyla dahi insanlara ulaşamaması gerektiğine inanıyorum ki, kalp krizi geçirip hayatını kaybeden çok değerli sanatçımız Volkan Konak için “sahnede geberdi” ifadesini kullanan Çatalça Müftüsüyle beraber, evindeki havuzda elektrik kaçağı sebebiyle genç yaşında hayatını kaybeden Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek için, gazete(!) olduğu söylenen mâlum paçavrada “çarpıldı” manşetini atanların da sözünü ettiğim hasta bireylerden olduğunu düşünüyorum. Özetle; mizantropi hastalığı olan gazeteci, siyasetçi vs. gibi meslek sahibi kişilerin mümkünse ciddi bir tedavi süreci geçirmedikçe bu işlerden uzak tutulması gerektiğini düşünüyorum. Zira Mizantrop olan kişiler genel olarak insanlardan nefret eder ve bu nefret zarar verme dürtüsüne kadar gitmektedir.
Ekleme Tarihi: 12 June 2025 - Thursday
Hüseyin TAŞYAKAN

MİZANTROPİ

 

   Bu yazıya karar verdiğim sırada başlığı ‘pusu’ olarak tasarlamıştım değerli okuyucular. Dolayısıyla içerik olarak başka bir mevzudan bahsedecektim. 
Kısadan özetlemem gerekirse; çocuk yaşta evliliği meşrulaştıran açıklamalarıyla bilinen ve toplumda da yoğun tepki çekmiş Nurettin Yıldız isimli  meczubun Boğaziçi Üniversitesi Yönetimi tarafından bir panele konuşmacı olarak davet edilmesiyle birlikte, üniversitedeki öğrencilerin buna çok büyük tepki koyarak protesto eylemlerinde bulunmalarının akabinde onlarca öğrencinin gözaltına alınıp bir kısmının da tutuklanması üzerine bir yazı olacaktı.
Daha doğrusu bahis konusu şahsın bu üniversitede konuşma yapacak olmasını öğrencilerin asla kabullenemeyeceğini bile bile davet ederek, üniversite yönetiminin sonuçları itibariyle kendi öğrencilerine, bile isteye zarar verme çabasıyla bir pusu kurduğuna dair olacaktı.
Ancak her gün bu ülkede tanık olduklarımız itibariyle, öğrencilerini tuzağa düşürecek karda şuursuz üniversite yönetiminden çok daha büyük bir sorunumuz var ki, o da özellikle yandaş medyanın ahlaktan yoksun satılmış kalemlerinin toplumu ayrıştırmak üzere nefret duygusunu körükleme çabalarıdır.
Bunları yeni tanımıyoruz değerli okuyucular. 
Kaleminden salya salya nefret akıtan, bu CIA menşeli Fethulahçı terör örgütünün ülkemiz üzerinde kurduğu kumpaslar döneminden çok iyi hatırlayacağınızdan eminim. Kurulan kumpaslar mahiyetinde en aşağılık iftiralarla hapiste tutulmayı onuruna yediremeyip intihar eden Ali Tatar’ın ardından “Mermiye kafa attı” “Hesap vermeden nereye gidiyorsun?” gibi alçakça ifadeleri kullanan da, bunlardan biriydi mesela. Aynı dönemde tanık olduğumuz, gazetelerinde orduyu hedef alarak “Fatih Cami’sini bombalayacaklardı” manşetini atanlar da bunlardı.
İşte daha o günlerden bugünlere kadar medyanın bu zehirli, bu nefret kusan kalemleri istikrarlı bir şekilde kendilerinden olmayan, onlarla aynı düşünceyi taşımayanlara karşı kin kusmaya devam ediyor. 
Bu minvalde zaten her gün örgütlü bir kötülüğe şahit olduğunuz bir ortamda, tansiyonlarınızı zıplatmamak adına ayrı ayrı buraya örnekler koymamayı düşünüyorum. Ancak son günler itibariyle tanık olduğumuz ve başlıkta da kullandığım hastalığın ürünü iki mevzuya değinmeden de bitirmek istemiyorum değerli okuyucular. 
Başlıktaki hastalığın görüldüğü bireyler için bir tedavi süreci olduğunu tahmin ediyorum. Dolayısıyla o bireylerin bu hastalığı tam olarak tedavi edilmeden iletişim yoluyla dahi insanlara ulaşamaması gerektiğine inanıyorum ki, kalp krizi geçirip hayatını kaybeden çok değerli sanatçımız Volkan Konak için “sahnede geberdi” ifadesini kullanan Çatalça Müftüsüyle beraber, evindeki havuzda elektrik kaçağı sebebiyle genç yaşında hayatını kaybeden Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek için, gazete(!) olduğu söylenen mâlum paçavrada “çarpıldı” manşetini atanların da sözünü ettiğim hasta bireylerden olduğunu düşünüyorum.
Özetle; mizantropi hastalığı olan gazeteci, siyasetçi vs. gibi meslek sahibi kişilerin mümkünse ciddi bir tedavi süreci geçirmedikçe bu işlerden uzak tutulması gerektiğini düşünüyorum. Zira Mizantrop olan kişiler genel olarak insanlardan nefret eder ve bu nefret zarar verme dürtüsüne kadar gitmektedir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve artemishaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.